22 Nisan 2010 Perşembe

YAŞAM AKIYOR...


Bu senin yaşamın ve her geçen dakika sona eriyor… Bu bizim yaşamımız… Yetmez mi en değerlisinden en değersize harcadıklarımız, heba ettiklerimiz, feda ettiklerimiz?

Hiçbir şey zaman kadar gerçek değildir. Zamandan sonra sevdiklerimiz gelir. Biz zamanın farkına varamadan dünyayı, dünyanın içindeki kendimizi ‘BİZ’i değiştirmeye çalıştık. Oysa farkına varamadık, dünyanın ne denli değiştiğini, anlayamadık.

Artık masalların çoğunda sonlar kötü, prenseslere, kahramanlara aldıran yok. Bizse inadına prenses olduk, kahraman aradık, masallara inandık. Bir bir yollarımızı kapadık. Gideceğimiz, varacağımız yolları yok etmişiz, mecbur içimize döndük, dünyaya kendimizi kapadık.

Bize tüm bunları yaptıransa tüm kapılara kapadığımız yüreğimiz. Yürek yalnız bir avcıdır. Gözü körleşmiş, öfkeden deliye dönecek kadar inatçı. Kimi zaman kendi kendini vuracak kadar mantıksız bir avcı. Biz düşlerimizin sessizliğinde yaşadık hep. Yürek beynimizi esir aldı. Ve biz bunu hep kötüye kullandık. Kendi kendimizi yaktık. Canımızı acıttık.

Bir şeyler gördük ama nedense kabul etmedik. Hep en zayıf yanlarımızı açtık. Sormadan, araştırmadan, düşünmeden inandık. Birilerinin zevki, birilerinin gözyaşlarıyla son buldu hep bizim hikâyelerde.

Hadi bırakalım sadece düşüncelerimizde yürekli olmayı. Bırakalım sadece düşüncelerde yürekli olup, hayatta korkak olmayı. Biliyorum, yenilecek çok ejderler var hala, belki de her zaman... Ama sevinçten vazgeçişte de yıkılış var, el etek çekmeye benzer bir şey var, korkaklık var…

0 yorum:

 
Template by Exotic Mommie Illustration by Dapina

brought to you by AllBlogTools.com Blogger templates